Pages:
Author

Topic: Nazım Hikmet 118 Yaşında - page 2. (Read 565 times)

legendary
Activity: 1176
Merit: 1013
DAVID CHAUM's xx coin SALE IS NOW LIVE!
January 18, 2020, 02:23:28 AM
#9
Dünyadaki en önemli şairlerden biriydi. Yaşadığı çalkantılı hayatı, yazdığı eserleri, verdiği mesajları ile üzerine uzun uzun konuşulabilecek biri. Uğradığı yasaklar olmasa belki şu anda çok farklı bir yerde, çok farklı bir şekilde konuşuyor olabilirdik onun hakkında.
legendary
Activity: 1218
Merit: 1291
January 18, 2020, 02:17:00 AM
#8
Blacknavy, şairi yerden yere vuruyorsun ama meriti de veriyorsun Cheesy

Merit like butonu değil, katıldığınız mesaja değil kaliteli mesaja vermelisiniz. Merit kaynağı olma başvurusu yapan biri bunu biliyor olmalı. Smiley

Sanat subjektiftir, beğenileri tartışmanın bir anlamı yok bana göre. Nazım Hikmet Türk edebiyatının en önemli isimlerindendir. Tarihimizde o ve onun gibiler olduğu için şanslıyız.
Hocam cümlenin devamında ve totalde anlatmak istediğim de buydu zaten 🙂 merit kaynakları beğenmese de merit veriyor, "emeğe saygı" 😉

Ben senin ne demeye çalıştığını anladım, teşekkür ederim üstad.

Benim bu konuya mesaj atmamın tek nedeni Nazım Hikmet'in askerler beni harcayacaktı yalanını uydurmasıydı. Eğer asker Nazım'ı harcamak isteseydi onu rutubetli ve küflü bir hapishaneye atar hastalıktan 13 senede 13 kere harcardı. Biz objektif bilgiyi sağlayalım da, insanlar neye inanırlarsa inansınlar. Biz objektif olmasaydık eleştirdiğimiz %95lik kesimden farkımız kalmaz, zaten tükenmekte olan umudumuzu da kaybederdik.

Hayat zaten bok gibi, herkes kendi yalanını sıkıyor, yaşamak için 2-3 sebebimiz var onları da çabuk bitmesin diye idareli kullanıyoruz, kendimizi bile bir yalanın içine atarsak %95 oluruz ki bu ölüm demek. Bitcoin bile sevgili tribi çekiyor, 6000 aşağı 9000 yukarı, veriyosan ver uzatma Grin

Neyse fazla off topic olmayalım.
sr. member
Activity: 1022
Merit: 306
January 18, 2020, 01:17:22 AM
#7
en güzel şiiri de şudur sanırım

Seni Düşünmek

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.




bu da en saçmalarından biri bence

Avluda diz boyu kar
lapa lapa da yağıyor
hızını alamadı sabahtan beri bir türlü.
Mutfaktayız.
Masada, muşambanın üstünde bahar
Masada, muşambanın üstünde körpecik bir salatalık
çiçeği burnunda, pütürlü.
Çepçevre oturmuş bakıyoruz ona
şavkı vuruyor yüzümüze yumuşacık
bir tazeliktir kokuyor bir tazelik.
Çepçevre oturmuş bakıyoruz ona
şaşkın,
düşünceli,
iyimser.
Rüyada gibi bir halimiz var.
legendary
Activity: 2128
Merit: 1148
January 18, 2020, 01:06:28 AM
#6
Blacknavy, şairi yerden yere vuruyorsun ama meriti de veriyorsun Cheesy

Merit like butonu değil, katıldığınız mesaja değil kaliteli mesaja vermelisiniz. Merit kaynağı olma başvurusu yapan biri bunu biliyor olmalı. Smiley

Sanat subjektiftir, beğenileri tartışmanın bir anlamı yok bana göre. Nazım Hikmet Türk edebiyatının en önemli isimlerindendir. Tarihimizde o ve onun gibiler olduğu için şanslıyız.
Hocam cümlenin devamında ve totalde anlatmak istediğim de buydu zaten 🙂 merit kaynakları beğenmese de merit veriyor, "emeğe saygı" 😉
legendary
Activity: 2982
Merit: 1485
January 18, 2020, 12:56:14 AM
#5
Blacknavy, şairi yerden yere vuruyorsun ama meriti de veriyorsun Cheesy

Merit like butonu değil, katıldığınız mesaja değil kaliteli mesaja vermelisiniz. Merit kaynağı olma başvurusu yapan biri bunu biliyor olmalı. Smiley

Sanat subjektiftir, beğenileri tartışmanın bir anlamı yok bana göre. Nazım Hikmet Türk edebiyatının en önemli isimlerindendir. Tarihimizde o ve onun gibiler olduğu için şanslıyız.
legendary
Activity: 2128
Merit: 1148
January 17, 2020, 06:57:47 PM
#4
Stalin aşığı, döneminde komunizm propagandaları yapmış biridir.
SSCB, Kirim Tatarlarinin %48’inin sürgün sırasında ölmesine sebep olmuş aynı zamanda Ahıska Turklerini 3 farklı yere sürmüştür. Bir gece kapilarini çaldilar, eşya bile almalarina müsade etmediler. Yine ayni SSCB, nükleer denemelerinin tamamını Kazakistan gibi Turki devletler üzerinde yapmıştır. Bu da dönemin komunistlerinden biridir. Varsa rahmeti, Allah rahmet eylesin. Şiirlerini de sevmem.

Quote
Bugün Avrupa'nın doğusunda bütün uygarlıkları ve hatta bütün insanlığı tehdit eden yeni bir güç belirmiştir. Bütün maddi ve manevi imkanlarını top yekün bir şekilde, dünya devrimi gayesi uğruna, seferber eden bu korkunç kuvvet, üstelik Avrupalılar ve Amerikalılarca henüz bilinmeyen, yepyeni siyasal yöntemler tatbik etmekte ve rakiplerinin en küçük hatalarından bile mükemmelen istifade etmesini bilmektedir. Avrupa'da çıkacak bir savaşın başlıca galibi ne İngiltere, ne Fransa, ne de Almanya'dır. Sadece bolşevizmdir. Rusya'nın yakın komşusu ve bu memleketle en çok savaşmış bir millet olarak biz Türkler, orada cereyan eden olayları yakından izliyor ve tehlikeyi bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu milletlerinin düşünce yapılarını mükemmelen sömüren, onların milli ihtiraslarını okşayan ve kinleri tahrik etmesini bilen bolşevikler, yalnız Avrupa'yı değil, Asya'yı da tehdit eden başlıca kuvvet halini almışlardır.
Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 3, s. 94-955

Blacknavy, şairi yerden yere vuruyorsun ama meriti de veriyorsun Cheesy Nazım Hikmet ile ilgili pek bilgim yok ama güzel bir konu açmış arkadaş, emeğe saygı...
bugün bi yerde okudum, sscb 1934-1954 yılları arasında 17-28 milyon insanı çalışma kamplarına göndermiş, bir kısmı da buralarda ölmüş...
legendary
Activity: 1218
Merit: 1291
January 17, 2020, 06:42:54 PM
#3
Stalin aşığı, döneminde komunizm propagandaları yapmış biridir.
SSCB, Kirim Tatarlarinin %48’inin sürgün sırasında ölmesine sebep olmuş aynı zamanda Ahıska Turklerini 3 farklı yere sürmüştür. Bir gece kapilarini çaldilar, eşya bile almalarina müsade etmediler. Yine ayni SSCB, nükleer denemelerinin tamamını Kazakistan gibi Turki devletler üzerinde yapmıştır. Bu da dönemin komunistlerinden biridir. Varsa rahmeti, Allah rahmet eylesin. Şiirlerini de sevmem.

Quote
Bugün Avrupa'nın doğusunda bütün uygarlıkları ve hatta bütün insanlığı tehdit eden yeni bir güç belirmiştir. Bütün maddi ve manevi imkanlarını top yekün bir şekilde, dünya devrimi gayesi uğruna, seferber eden bu korkunç kuvvet, üstelik Avrupalılar ve Amerikalılarca henüz bilinmeyen, yepyeni siyasal yöntemler tatbik etmekte ve rakiplerinin en küçük hatalarından bile mükemmelen istifade etmesini bilmektedir. Avrupa'da çıkacak bir savaşın başlıca galibi ne İngiltere, ne Fransa, ne de Almanya'dır. Sadece bolşevizmdir. Rusya'nın yakın komşusu ve bu memleketle en çok savaşmış bir millet olarak biz Türkler, orada cereyan eden olayları yakından izliyor ve tehlikeyi bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu milletlerinin düşünce yapılarını mükemmelen sömüren, onların milli ihtiraslarını okşayan ve kinleri tahrik etmesini bilen bolşevikler, yalnız Avrupa'yı değil, Asya'yı da tehdit eden başlıca kuvvet halini almışlardır.
Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 3, s. 94-95
hero member
Activity: 1078
Merit: 537
January 17, 2020, 05:51:39 PM
#2
Güneşi İçenlerin Türküsü - Seslendiren: Genco Erkal


Akrep Gibisin Kardeşim - Seslendiren: Genco Erkal


Son Otobüs - Seslendiren: Genco Erkal


Güzel Günler Göreceğiz - Seslendiren: Çetin Tekindor


Dünya Adaletsiz Çocuk - Seslendiren: Çetin Tekindor


Kerem Gibi - Kendi Sesinden

hero member
Activity: 1078
Merit: 537
January 17, 2020, 05:49:28 PM
#1
Güzel bir kış gecesinden merhaba diyerek yazıma başlamak istiyorum.

Birazcık nefes almak isteyenlerin, kavuşmak için çabalayanların, kavuşamayanların veya evinde keyifle kahvesini yudumlayanların keyfine keyif, derdine ortak, yüreğine umut olacak bir yazı ve dinletiler hazırlamak istedim.

118. doğum gününün hemen ertesinde size biraz Nazım Hikmet Ran’dan bahsedeceğim. Elimden geldiğince akıcı yazmaya çalışacağım. Umarım beğenirsiniz.

Hayata bakışıyla, yaşama sıkı sıkıya bağlanmasıyla, alabildiğine umutlarıyla doldurduğu şiirlerinden tanıyoruz kendisini.

Ülkemizin sınırlarını aşmış olan Nazım Hikmet’in; üretken, yaratıcı şiirleri kadar, yaşam hikayesi de acı ve umutlarla doludur. 13 yıl yattığı hapishanede bile hayata sımsıkı tutunmuş ve karanlığı hiç kabullenmemiştir.

“…yazılarım otuz kırk dilde basılır / Türkiye’mde Türkçemle yasak” dediği şiirleri ancak ölümünden sonra basılır ülkesinde…

Şimdi bu şiiri biraz dinleyelim. Sonrasında hakkında yazacak çok şey var zaten. Şiiri; tiyatrocu Mümtaz Sevinç seslendiriyor... Resimlerin üzerine tıklayarak dinletileri başlatabilirsiniz.

(Dinletiyi başlatmak için resime tıklayın)

Yazı biyografi gibi sıkıcı olsun istemiyorum ama kısaca bilgi verelim, kimdir Nazım Hikmet?

Nazım Hikmet 1902 doğumlu ve sanatçı bir aileden dünyaya geliyor.

Kendisi askeriyede eğitim görmüş ama mezuniyetine 3 ay kala geçirdiği bir hastalık nedeniyle bitiremeden ayrılmak zorunda kalmış.

Sonrasında Ankara hükümetinin görevlendirmesiyle bir süre Bolu’da öğretmenlik yapmış, yurtdışı ve yurtiçinde kongrelere katılmış.

Dünyaca tanınmasında, katıldığı uluslararası barış konferansları ve özellikle Hiroşimaya atılan bomba sonrası kaleme aldığı “Kız Çocuğu” şiiriyle savaş karşıtı mesajları etkin rol oynayan Nazım Hikmet; bu şiirinin Türkiye ve dünya çapında şarkılara uyarlanmasıyla büyük ölçüde ün kazanmış.

Aşağıda Türkiye’den de bir örneğini dinletmek isterim sizlere. Sözler muhteşem. Sevingül Bahadır isimli ses sanatçımız çok güzel seslendirmiş. İnsanın içine içine işliyor. Kız Çocuğu’nu dinliyoruz;

(Dinletiyi başlatmak için resime tıklayın)

Bu şarkıyla alakalı küçük bir anektod paylaşmak istiyorum sizlerle.

Öncelikle Hiroşima’da ölen binlerce kızdan bir tanesi Sadako. Nazım bu şiirini Sadako anısına yazıyor.

Şarkıda adı geçen 7 yaşındaki kız çocuğu ABD'li yazar Eleanor Coerr'in "Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu" kitabına ilham kaynağı oluyor. Aslında Sadako 7 yaşında değil 12 yaşında ölüyor.

Hiroşima’ya atom bombası atıldığında yaralanmıyor ve rahatsızlanmıyor.

12 yaşına kadar okuluna gitmeye devam ediyor. Ancak 12 yaşına geldiğinde birdenbire hastalanıyor.

Doktorlar, Sadako'ya 'atom bombası hastalığı' adı verilen kan kanseri teşhisi koyuyor.

Doktorlar hastanede çaresizlik içinde Sadako’nun ölümünü beklerken, Sadako hayat enerjisinden hiçbir şey yitirmeden bütün hastanenin içinde gülmeye ve oynamaya devam ediyor.

Hastanede Sadako’nun çok sevdiği bir yaşlı hasta ölmeden hemen önce Sadako’ya “Benim için çok geç ama, bizim inanışımıza göre; eğer bir kişi kağıttan 1000 tane turna kuşu yaparsa, her istediği kabul olur. Ben yapamadım ama sen yap ve kurtul” diyor ve ölüyor.

Bunun üzerine Sadako heyecanla kağıttan turna kuşları yapmaya başlıyor. Ancak ömrü ancak 644 tane turna kuşu yapmaya yetiyor. 645’inci turna kuşunu yaparken hayata gözlerini kapatan Sadako, arkadaşları tarafından yapılan yanına koyulan 355 tane kağıttan turna kuşu ile beraber toprağa veriliyor.

Bu acıklı hikaye üzerine, o günden bu yana turna kuşu barışın ve nükleer silahsızlanmanın simgesi olmuştur. Ve Sadako’nun kağıttan turnalar için söylediği "Kanatlarınıza 'huzur' yazacağım. Böylece tüm dünyada uçabileceksiniz." sözleri tüylerimizi diken diken etmeye devam etmektedir.

Çocuk Barış Anıtı / Hiroşima - (Sadako Sasaki ve Hiroşima'ya yapılan atom bombası saldırısı sonucu yaşamını yitiren binlerce çocuğun anısına adanan anıttır.)



Bursa  cezaevinden bir anı

Nazım Hikmet'in Bursa Cezaevi'nde tutsaklık günleri..

Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı'ndan bir müfettiş gelir..

Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre:

- Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir? der.

Nazım'i odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım'ı tepeden tırnağa süzer ve:

-Demek Nazım sizsiniz, der. Nazım'a oturması için yer göstermez. Kısa bir konuşma sonrası, gidebilirsiniz, der.

Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe:

-Ömer Hayyam adını duydunuz mu? diye sorar.

Müfettiş hemen atılır:

-Kim duymaz Hayyam'i.

Nazım:

-Hayyam zamanında İran hükümdarı kimdi? diye sorar..

Müfettiş şaşırır. Nazım konuşmasını sürdürür, görüyorsunuz sanatcıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin Adalet Bakanı'nı ve sizi kimse anımsamayacak,der çıkar..

Müfettiş yaptığı yanlışı anlar, Nazım'ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur..

Yaşamaya Dair

"Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
                       bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
                       yani bütün işin gücün yaşamak olacak."

(Dinletiyi başlatmak için resime tıklayın)

Nazım Hikmet – Kuvayı Milliye Destanı

Nazım Hikmet’i anlatıp “Kuvayı Milliye Destanı”ndan bahsetmemek ve Mustafa Kemal Paşa betimlemesinden alıntı vermemek sanırım ayıp olur.

Bildiğiniz gibi Nazım Hikmet parçalanmakta olan bir imparatorluğun çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Vatan sevdasının kıvılcımları çocuk yaştayken düşmüştür yüreğine. Henüz 11 yaşındayken Osmanlı’nın Balkan savaşları yenilgisi üzerine “Feryad-ı Vatan” şiirini yazmıştır. Çocuk yaşlarda memleket sevdasına düşmesi, kurtuluş hareketini en güzel tasvir eden eserlerin başında gelen “Kuvayı Milliye Destanı”nın altyapısını hazırlamıştır.

Nazım, 1939’da Bursa Cevazevinde başladığı “Kuvayi Milliye Destanı”nı 1941’de tamamlamıştır.

Atatürk’ü sarışın bir kurda benzettiği dizeler Genco Erkal’ın seslendirmesiyle:

(Dinletiyi başlatmak için resime tıklayın)

Kapanış:

Nazım hakkında söylenebilecek o kadar şey var ki…

Toprak çanaklardan güneşi içmeyi, motorları maviliklere sürmeyi hayal ettiren, bizi sınıfsız bir kardeş sofrasına davet eden memleket şairimiz Nazım Hikmet, memleket, memleket Nazım Hikmet.

Nazım Hikmet “Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı”nda bu kadar baskıya ve zulüme neden katlandığının cevapları ayrıca toplumcu bakış açısının yansımaları görülür. Aşağıdaki örnek gibi.

“Hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber,
hep beraber sürebilmek toprağı,
ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,
yarin yanağından gayrı her şeyde
her yerde
hep beraber!
diyebilmek için…”

Nazım Hikmet, onlarca soruşturma geçirdi. Hakkında defalarca dava açıldı. Şiirleri yasaklandı. Kitapları toplatıldı. 13 yıl hapiste yattı, işkence gördü. Suçu komünizm propagandası yapmak, gizli örgüte üye olmak ve halkı rejim aleyhine kışkırtmaktı. Hiç bir zaman yazmaktan ve mücadeleden vazgeçmeyen Nazım genel aftan yararlanıp hapisten çıktıktan sonra tekrar askere alınmak istenince yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. Nazım yurt dışına çıkışını şöyle anlatır:

“13 yıl hapis yattım. İşlemediğim bana yüklenen bir suçun cezasıydı bu. Hapisten çıktıktan sonra 50 yaşımda askere almak istediler. Askere giderdim ancak askere alıp harcayacakları haberini aldım. Kaçıyordu vurduk, deyip öldüreceklerdi. Kaçmak zorunda kaldım.”

Nazım sürgündeyken vatandaşlıktan çıkarıldı. Memleketine bir daha dönemedi. 3 Haziran 1963'te Moskova'da öldü. 2009’da tekrar Türk vatandaşlığına alındı. Mezarı halen daha Moskova’da.

"Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
öylece gibi de görünüyor
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse
                  tepemde bir de çınar olursa
                  taş maş da istemez hani."

(Dinletiyi başlatmak için resime tıklayın)

Pages:
Jump to: