Arkadaşlar, abiler, ablalar, sevgili forum üyelerimiz,
Hepimiz görüşlerimizi belirtelim. Görüş belirtmenin yanlış bir yanı yok. Herkes aynı fikir de olacak diye bir kaide de yok. Kırıcı olmaya da, kırmaya da gerek yok.
Zaten bunu yapamadığımız için birbirimizi yiyoruz ve gelişemiyoruz yeterince.
Maddelemek şart olmuş...
1) Suriye dünyanın 4 bir yanından büyük devletlerin düello yaptıkları yer oldu. Öncesinde Arap baharı adı altında Tunus, Fas, Mısır, Libya'da yapamadıklarını Suriye'de güzel yaptılar. @Blacknavy'nin dediği gibi sadece büyük devletlerin değil, terör örgütlerinin de paydalandığı bir süreç yaşandı ve kısmen yaşanmaya devam ediyor.
2) Suriye'de işlerin buraya gelmesinde diktatör ya da değil, Esad'ın bizati eli vardır. Yukarı'da Arap baharında saydığım ülkelerde yönetimi elinde bulunduranlar ya devrildiler, ya da büyük güç kaybettiler. Esad ise bölgede İran ve uzaktan Rusya'dan aldığı destekler tutunmayı başardı. Ama bana kalırsa Suriye'yi bugün olduğu hale getirende bu oldu. Esad bu olayların başında kaçsaydı, el çekseydi şu an burada yaşananlar büyük oranda unutulmuş olabilirdi. Tabi ki o zaman farklı bir ülkede bunu yapmayı deneyeceklerdi. Ama Suriye konumu, ittifakları ve yapısı itibariyle çok uygun bir ülkeydi.
3) Suriye'de yaşanan süreç elbette oraya zarar verdi. Ancak orada yaşanan şeylerin dış ülkeler arasında en büyük kaybı biz yaşadık. Hem maddi hemde manevi olarak. batı ve kuzey illerimizde çok hissedilmese de sınırı olan il ve ilçelerde yaşayıp memnun olan vatandaşımız yoktur.
4) Irkçılık yapmadığımı daha önce belirtmiştim. Bu eksende konuşmaya devam etmek istiyorum. Ben her zaman oy vermenin, oya sahip çıkmanın vebal olduğunu düşünüyorum. Oy verdiğiniz insanın iyi yaptığı her şeyde gururlanmak nasıl hakkınız ise, oluşan her kötü şeyde de payınız olduğunu bilmelisiniz. O nedenle Suriye'nin bugünlere gelene kadar yaşananlarda oradan kaçanlar da dahil herkesin payı vardır. Benim tüm anlatmak istediğim bu. Elbette orada sıkıntılar yaşanıyor. Kaçmaları, sığınmaları bunları anlayabilirim. Ama kardeşim bizim insanımız niye kaçmadı 1918'de? Neden kaldı savaştı? Üstelik Suriye'nin olduğunun daha zor durumdaydı. Her yerden darbe yiyordu. Dost bildiği, yıllarca tebası olan ülkeler sırt çevirmekle kalmadı, hasta adamın bir kolunu kapma derdine düştü o zaman. Suriye'yi, Suriye halkı Esad'a, PYD'ye ve IŞID'e bıraktı! Evet ülkelerini terkettiler ve kimse kusura bakmasın (burada ırkçılık diye algılanabilir ama varsın olsun!) Türk'ün toprak düşüncesi, vatan sevgisinin kimsede olmadığını gösterdi! Koskoca Çin hanedanlığına kafa tutup, 40 adamla saray basan Kürşat ve ülkesini terorizme, egemen güçlerin oyun sahasına çevirmesine izin veren milyonlarca Suriyeli... Elbette zor durumda olanları vardır. Ama büyük bir çoğunluğu savaşı fırsata çevirdi!
Uzun olacak ama size bir kaç şey anlatmak istiyorum. Konuyu bir de böyle değerlendirin.
Osmanlı Devleti'nin artık yok olmaya başladığı dönemde hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır ve o satıh bütün vatandır diyen adamı biliyoruz hepimiz. O dönem askeri, yaşlısı, genci, çocuğu... herkes bir karış vatan toprağı için siper olmuş. Suriye kendi iç savaşında mı boğuldu? Geçiniz bunu... Sürekli ABD - Rusya'nın bir payda da gelmediğini söyler her kaynak. Bu adamlar PYD ile ikili olarak nasıl görüşüyor o zaman? PYD bir ABD ile, bir Rusya ile yatakta! Nasıl oluyor bu iş?
Her neyse...
İkinci dünya savaşının önemli aktörlerinden birisi olan Fransa savaşta hep atik bir rol oynasa da Alman ordusunun hızla Fransa'ya doğru ilerlemesinin ardından Fransızlar dünyada eşi pek görülmemiş bir şey yaparlar. 14 Haziran 1940 yılında Paris'e giren Alman ordusu hiç bir Fransız askeriyle karşılaşmaz.
Daha sonra yapılan açıklamayla Fransızların bunu yapmasının sebebinin şehirde bulunan sanat eserlerine zarar gelmemesi olduğunu ilan etmiştir. Daha sonrasında ABD ve diğer ülkelerden gelen destekle Alman ordusu yıpranmaya başlamasaydı belki bugün Fransız diye bir ırk olamayacaktı. Çünkü adamlar sadece sanat eserlerini korumak adına egemenliklerinin sembolu olan başkentlerini Alman'lara vermeyi göze almışlardır. Vatan'dan vazgeçilir mi diye sorguladığım bir hikayeydi hep.
Şu anda ise Suriye'lilerin Fransızlardan daha aşırılık yaptıklarını düşünüyorum. Vatanını sevmeyenin, kimseyi sevmeyeceğini düşünüyorum. Kimse kusura bakmasın bu adamlardan bize hiç bir fayda gelmez. Yarın zora düşelim ya kaçarlar, ya sırtımıza çıkarlar... İşallah biz yanılıyoruzdur.
Hocam yazının tamamı ni okudum. Özellikle 2. Dünya savaşı kısmını bilmiyordum. Okuyunca şaşırdım. Suriye konusunda kararsız kalıyorum. Sanki bizde burnumuzu soktuk gibi. Bildiğim kadarıyla Şam da cuma namazı kılacaktık ama bize ait olan Süleymaniye türbesini geri çektik.
Hocam forumda abla yoktur herhalde. Olsaydı çoktan fark ederdik. En azından o kendisini belli ederdi.😃