16 yıldır büyük çoğunluğu inşaat sektörüyle büyüdük. doğrudur. ama Olaya bir de şu açıdan bakmanızda fayda var.:
Özal ilk seçildiği yıllarda enflasyonu yüksek tutarak enflasyon zengini firmalar ve insanlar oluşturmuştu. Sonra enflasyondan kazanılan bu paralar sanayiye doğru kaymış ve üretim gerçekleşmişti.
Tayyip Erdoğan ve hükümeti de bence inşaat sektörünü kasıtlı olarak geliştirdiler. Para kazanan firmalar ve kişiler oluştu. Örnek mi: yaşanılan bir olay: Adam kapıcı ve karısı temizlikçi. Aldıkları maaş asgari ücret. Sonra x ilinin varoşlarında otururdukları evin arsasına müteahhitin talip olmasıyla bir anda 300 bin/1 milyon liralık daire sahibi oldular. Burada müteahhitte arsa sahibide para kazandı. Bu örnekleri çoğaltabilirim. ( Fikirtepe. Samandra, Sultanbeyli, Beylikdüzü bölgelerinde oldukça fazla var bu örneklerden. vs).
Ayrıca inşaat sektöründen devlete çok ciddi vergi geldi. Tapu harcı, emlak vergisi, Kdv gelirleri, Kurumsal vergi vs.
Şimdi hükümetin yapması gereken şu: İnşaat sektöründen çok ciddi para kazanan firmaları veya sahışları tespit edip sanayide üretime teşvik etmek, gerekiyorsa perde arkasından zorla yaptırmak. Özelliklede cari açık verdiğimiz ürünleri ürettirmek. Cep telefonu, yazılım, otomobil, plastik ürünleri vs.
Başarılı olmuş bir örnek vererek bu yazdıklarımı sonlandırmak istiyorum: Hyundai firmasını nasıl başladığını nasıl büyüdüğünü incelemenizi tavsiye ederim. Kısaca söyleyecek olursam, firma, ilk işini inşaat sektöründen para kazanarak başlıyor ve büyüyor. sonra sanayide üretim yapmaya başlayarak bu günlere geliyor.
Bahsettiğiniz belli noktalara katılıyorum.
Belirttiğiniz üzere Hyundai firması inşaat sektöründen, Toyota ise tekstil sektöründen gelip dünya devi markalar oldular evet.Fakat bizdeki durum öyle değil maalesef.Bu adamlar bunu yaptıkların da zengin ettikleri insanlar kapıcı veya arsa sahibi x ağa,otopark mafyası z şahsı değildi.Kendi bünyesinde çalışan beyaz yakalılar sermayeder oldu ve bu kitle farklı/gelecek vaadeden inovatif alanlara yatırımların dışlanmadığı stabil bir ekonomi politikası yürütülen bir ortamda yine o yatırımları finansmanını bizzat sağlayarak öncül lokomotif sektörlerini bu günkü konumlarına getirdiler.Yani her şey tesadüfen olmadı.
Afaki örnek vermek gerekirse..Şimdi siz tutup 10 bin tl'yi bir arada görmemiş birine sizin de ifade ettiğiniz gibi bir anda 300.000 tl'lik bir ev veya kat karşılığı arsa bedeli 10 milyon tl verirseniz o adam o sermayeyle ülkenin selameti için, sizin Hyundai (veya Toyota) firmanızdaki adam gibi bilinçli yatırım yapamaz.Portföyü yönetmek her kişinin harcı değildir.Uzmanlık ister,zaman ister,bilgi ister...
Yukarıdaki yazımda da belirttiğim gibi.. Kıro/çomar/gerici/yobaz diye nitelendirip aşağılandığını ve hatta yer yer kandırılarak mağdur edildiğini düşünen bu insanlar, sizden daha zengin ve daha güzel yaşam koşullarına daha az emek ve vakit harcayarak sahip olabiliyorlar,oldular da.Kaldı ki 50~60 yıldan fazla militarist beyaz Türk oligarşisinin dışladığı, adam yerine koymadığı yine bu insanlar, bu gün elitizmin kalesi/sarayı olan yerde iktidar veya onun yalakası olarak mevki/makam/statü/arsa/arazi sahibi olup adeta liyakat sahibi, gerçekten mağdur olmuş insanlarla adeta taşşak geçiyor ve onların haklarını yiyorlar.
Bizdeki durum özetle budur.