Topic: Uzman Öğretmen - Baş Öğretmen Gündemi. - page 2. (Read 256 times)

Müdür yardımcısı, müdür veya şube müdürü olayı bambaşka bir mevzu. Bu noktadaki seçimler ve sınavlardan önce öğretmenlik vasfını kaybetmiş olanları ayıklamak gerekiyor. Üniversiteye geçene kadar hiç yoktan bi 100 farklı öğretmen dersime girmiştir. Bu 100 hocadan taş çatlasa 5 bilemedin 10 tanesine hala vefa borcum vardır bana kattıkları için onun dışındakileri hatırlamıyorum bile yani çünkü bana öğretmen dışındaki tüm vasıfları kullanabileceğin kişiler olmuştur. Keza bu süreçte okuduğum okuldaki müdürler veya ona eş değer rütbedeki kişiler ise meslekte 15-20 senesini doldurmuş ancak öğrencinin dilinden anlamayan dediğim dedik kişilerdi. Tabi benim yorumum birşey değiştirir mi tabiki de hayır ama bu eğitim sisteminde güzel bir ayıklama gerekiyor.

Algıyı zaten biraz da o yöne çekmeye çalışıyorlar. O mantığa göre müdür yardımcısı müdür veya şube müdürü olmak için de sınav olmasın.

Hocaların hepsini uzman ya da baş öğretmen yapsınlar ne olacak? Bir gecede ülkenin eğitim seviyesi göklere mi çıkacak Onun yerine bu seneleri dolduran kişilere özel yeterlilik sınavı yapsınlar ve hala öğretmenlik vazifesini yerine getirebilirler mi onu ölçsünler. İki koyunu güdemeyecek hale gelen adamlar boşuna genç nesillerin kontenjanını kapatmasınlar.

Milli Eğitim Bakanlığının gündeminde şu anda tüm sıcaklığı ile yer alan konu, Uzman Öğretmen Baş Öğretmen sınavları. Öğretmen sendikaların olaya bakış açısı tamamen sınavın gereksizligi ekseninden yola çıkarak 10 yılı dolduran tüm öğretmenlerin uzman õğretmen, 20 yılı dolduranların ise baş öğretmen olmasi yönünde.

Kişisel olarak öğretmenlerin kazançlarının kesinlikle arttırılması taraftarıyım. Psikolojik ve sosyolojik olarak belirli bir refaha erişmenin günümüzde ilk kriteri ekonomik ferahlık düzeyi bence, bu yüzden öğretmenlerin ekonomik koşulları iyileştirilmeli, ancak;

Ülkemizin eğitim ile ilgili global kriterlere göre nerelerde olduğu hepimizin malumuyken, örneğin matematik veya fen bilimleri alanında dünyadaki sıralamamiz ilk 30 a bile yaklasamamamisken, burada iyiler ile daha az iyileri ayıracak bir mekanizmaya ihtiyaç yok mu acaba?

Örneğin, bir okulda 3 matematik öğretmeni var, periyodik olarak değerlendirildiğinde birinin diğer iki öğretmenden başarısı yüksek ve devamlılık arz eder durumda ise, bu üç öğretmen de 10 yıldan fazla süredir görevde olduğunu kabul edersek üçünün de uzman olması adil mıdır? Dönem dönem öğrenci kabiliyetleri dolayısıyla çok iyi öğretmenlerin de kısır dönemler yaşayabilmesi muhtemel, bu durumdayken de ekstradan öğrencilerini olayın içine çekebilmek için çaba sarf eden ile diğer öğretmenlerin aynı kefeye konulması mümkün müdür?

Baş öğretmen olayına gelince, bu biraz da siyasi bir manevra. Bu ülkenin zaten tek ve ilelebet bir baş öğretmeni var,  o da Mustafa Kemal Atatürk. İllaki öğretmenlerimize ekstra ücret vermek için bir unvan icat edilecekse bu baş öğretmen olmamalı.