Topic: Yabancı Dilden Korkmak (Read 346 times)
Yabancı dile merakım PlayStation oyunlarıyla başlamıştı menüyü açıyorum ingilizce bir şey bilmiyorum tabi o gün babama sözlük almasını söylemiştim o da almıştı o gün bakıp yeni kelimeler öğrenme merakım bana İngilizceyi sevdirecek adımları attırmıştı dil bilgisi kökenine kadar inmeden kelime bilgileri ile bile çat pat kendinizi idare edecek kadar öğreniyorsunuz
Korkmak diye bir şey yok aslında öğrenen öğreniyor.
Kaç yaşında adamlar hanımefendiler var çatır çatır İngilizce konuşuyor. Yabancı dil için illa para vermenize de gerek yok. Youtube da bile bir sürü ücretsiz bir şekilde öğrenebileceğiniz playlistler mevcut.
Kaç yaşında adamlar hanımefendiler var çatır çatır İngilizce konuşuyor. Yabancı dil için illa para vermenize de gerek yok. Youtube da bile bir sürü ücretsiz bir şekilde öğrenebileceğiniz playlistler mevcut.
Aynen para verme konusunda size katılıyorum. Artık her şey ulaşılabilirken gidip de şu ekonomide bir şeylerden kısıp para vermek bence de yanlış. Dil aynı dil kurallar aynı kurallar her şey açık öğrenmek isteyene. Biraz çaba ve azimle olur.
Korkmak diye bir şey yok aslında öğrenen öğreniyor.
Kaç yaşında adamlar hanımefendiler var çatır çatır İngilizce konuşuyor. Yabancı dil için illa para vermenize de gerek yok. Youtube da bile bir sürü ücretsiz bir şekilde öğrenebileceğiniz playlistler mevcut.
Kaç yaşında adamlar hanımefendiler var çatır çatır İngilizce konuşuyor. Yabancı dil için illa para vermenize de gerek yok. Youtube da bile bir sürü ücretsiz bir şekilde öğrenebileceğiniz playlistler mevcut.
Ben bu durumu yurtdışına çıktığım zaman gözlemlemiştim. Biz ezberci bir gramer eğitimi aldığımız için mükemmel bir gramer ile konuşmaya çabaladığımız için ve pratiğimiz de olmadığımız için gramer hatası yapınca çok çekiniyor ve korkuyoruz. Bir gün yurt dışında bir projedeyim, İspanyol bir kız var herkes ile konuşuyor, anlamıyor tekrar soruyor, anlatamıyor olmadı tekrar anlatmayı deniyor ama hiç çekinmiyordu.
Okullarda İngilizce öğretilirken gramer ağırlıklı ders yapılıyor ve speaking neredeyse hiç yapılmıyor. Durum böyle olunca insanların konuşma pratiği olmuyor ve teoride dile hakim olsalar da kullanmadıkları için yazdıkları kadar iyi konuşamıyorlar. Bunun tek çözümü eğitim sistemini düzeltmektir. Onun dışında ancak bireysel olarak çalışma yapıp dili hayatında kullananlar bu sorunu aşabilir. Yurtdışına çıkmıyorsanız, rehberlik vb. faaliyetlerde bulunmuyorsanız, yabancılarla etkileşiminiz yoksa online olarak bu açığı kapatabilirsiniz.
Yabancı bir dili konuşamamaktan korkmak bir tür içgüdüsel bir şey herhalde. Ama bunu yenmek aşırı zor bir şey değil de aynı zamanda bence. Sadece o insanın cesaretini toplayıp o dilin konuşulduğu bir ortama girerek ayak uydurmaya çalışması bunun için yeter de artar bile. Zaten karşısı senin onlarla iletişim kurmaya çalıştığını görünce büyük ihtimalle sana yardımcı da olmaya çalışırlar. Basit diyaloglarla başlar zaman içerisinde o cesaret geldiği için daha kompleks yapılara doğru gider. Sonra da zaten iyice adapte olur insan.
Belki 5-10 sene sonra şimdiki tabletle internetle haşır neşir çocuklar büyüyünce bu sorun ortadan kalkacak diye düşünüyorum. Eğitim aynı mı olur farklılaşır mı tahmin edemem ama bu çocukların özgüvenleri yüksek olarak yetişiyor ve kendilerini şimdiki halleriyle bile gayet güzel ifade edebiliyorlar. En basitinden online oyunda hiç görmedikleri insanlarla onların dilince ufak ufak konuşmaya çalışıyorlar ve bu gelecek için çok iyi bir adım diye düşünüyorum.
Tablet, onlline oyunlar o yaşta zararlı mı değil mi oraya girmiyorum ama faydası dil yönünden çokça olacaktır.
Tablet, onlline oyunlar o yaşta zararlı mı değil mi oraya girmiyorum ama faydası dil yönünden çokça olacaktır.
Normal derslerde bile soruyu yanlış cevaplayınca azarlanan bir çocuk yabancı dilde illa ki utanıp sıkılacak rezil olma korkusuyla ve bu da gelişimine ket vuracaktır. Öyle ki burada hepimiz illa ki yaşamışızdır hocanın sorduğu bir sorunun cevabını bilsekte söylememe durumunu. O dilin konuşulduğu yerde aç açıkta kalmamak için bodoslama dalındığından grammere dayalı eğitim alan birinden çok daha ileri seviyede speaking becerisine sahip olunabiliniyor. Tabi birde öğretmen faktörü var ki bu en önemlilerinden. Bir çok büyüğüm anlatır biz lisedeyken ingilizce dersine yok matematik hocası giriyordu yok din kültürü hocası giriyordu. Yaş olarak yakın olan büyüklerimden bazılarının ingilizcesi çok iyi ki bunlar anadolu lisesinde hazırlık sınıfı okumuşlar. Keza anlatıyorlar hocaları onlara yabancı ülkelerden mektup arkadaşı bulmuş falan. Zor bu ülkede herşey zor anasını satayım ya da biz en bahtsız çocuklarıyız bu ülkenin...
Türkiye matematik ve ingilizceden çektiği sorunu başka dersten çekmemiştir. matematiği anlarım, hesap kitap işi ancak ingilizce için aynı düşünceleri söyleyemeyeceğim. belli başlı kelimeler öğretiliyor bunu ezberlemiyoruz. bunun yanında ingilizce oyunlar, kitaplar ve etkinlikler ile desteklemiyoruz. bunları yapınca tam anlamıyla ingilizce öğreniriz.
Yatkınlığı olan kişiler kendini geliştirerek sağlam bir noktaya gelebilirler ama yine de ilk fırsatta yurtdışına gidip orada insanlarla iletişimde olmak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü bu sayede dil tam olarak oturmaya başlayacaktır. Evet belki gerçekten sağlam bir seviyeye gelmişsinizdir ama o milletten insanlarla konuşmadığınız sürece vs. hala eksik bir tarafınız kalacaktır muhakkak. Bunu ya dediğim gibi yurtdışında gezerek ya da yaşayarak yapabilirsiniz ya da belli başlı uygulamalar, programlar aracılığıyla internet üzerinden insanlarla konuşarak yapabilirsiniz.
İstediğiniz eğitimi alın devamlılığı olmadığı sürece hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum ben. Ben de dahil olmak üzere çevremde kimi gördüysem böyle oldu çünkü. Ama yurt dışında çalışmaya giden veya ülkemizde de olsa ingilizce kullanmak zorunda olduğu bir işte çalışan herkesin dil becerisi daha da gelişti. O yüzden sadece müzik dinleyerek veya film dizi izleyerek geliştirmenin zor olduğunu düşünüyorum. Bir zorunluluk durumu olması lazım ki başarı gelsin.
Sadece yabancı değil aslında bir şeyler öğrenmeye korkuyoruz diyebilirim hatta tam manasıyla korku değil de bu öğrenme uğraşı zor geliyor birde belli bir yaş ortalamasının üzerindeyseniz epey zor geliyor. Atalarımız ağaç yaş iken eğilir diye boşuna dememişler hakikaten belli bir yaşa gelince daha da iyi anlıyorsunuz. çalışmamız lazım çok çalışmamız lazım öğrenmeye açık kendini sürekli geliştiren ve yenileyen bireyler olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Eğitim kökünden yanlış olunca korku da başa bela oluyor. Düşünsenenize, bir ailede yeni doğan çocuğa ilk ne öğretiliyor? Dilbilgisi mi öğretiliyor, Hayır. Ancak bizde ingilizceye hemen dilbilgisinden başlayıp çocukları bıktırıyoruz. Çoğu ingilizce hocasının inhilizce konuşamamasından olaya başlarsak öncelikle onlarda özgüven eksikliği var. Haliyle öğretmenler özgüvensiz olunca öğrenciler de konuda bahsedildiği gibi özjüvensiz oluyor. İngilizceden bizi okul soğutuyor, biz kendimiz soğumuyoruz
Yurdum insanında azımsanmayacak sayıda insanda bu çekingenlik var nedense evet. Dili hiç bilmeden çekinen için bir sıkıntı yok sonuçta bilmiyor yani. Ama hem kendini çok geliştirip hem de konuşma konusunda rahatlama konusuna gelince nedense utanan çok insan oluyor. Aslında Türkler yabancı dile adapte olma konusunda genel olarak becerikli bir millet yani. İngilizce'yi yalayıp yutan hatta üzerine başka diller de koyan kim bilir kaç tane Türk vatandaşı vardır. Çekinilecek hiçbir durum yok ortada. Yabancılarda da doğru düzgün konuşamamasına rağmen cesaret edip konuşan çok kişi var sonuçta bizde de böyle böyle başlanabilir. Kimse de ayıplamaz seni benim dilimi nasıl böyle konuşursun diye.
Maalesef bizim milletin ayarı yok. Ya altı boş bir özgüven var ya da hiç yok. Avrupalı arkadaşlarımızdan bilhassa bunu çok duyuyoruz. Omuzları düşük gezenler de Türkler, sağda solda manyak gibi Bozkurt işareti yapıp Türk bayrağı sallayan da Türkler.
İngilizce özelinde şunu diyebilirim. Dizilerden öğrendiğiniz günlük konuşma İngilizcesini kullanmaktan korkmayın. Yabancılar anlayabiliyorlar.
İngilizce özelinde şunu diyebilirim. Dizilerden öğrendiğiniz günlük konuşma İngilizcesini kullanmaktan korkmayın. Yabancılar anlayabiliyorlar.
Yabancı ülkelerde de ingilizce konuşurken utanan korkan çok insan var. Japonyada yabancı görünce utanıp gerçekten kaçan insanlar, kesinlikle yabancı müşteriyle konuşamayan garsonlar var. İngilizce konuşmaktan utanan Alman da Fransız da İspanyol da gördüm ayrıca. Bu tamamen kişinin kendisinde bitiyor. Ancak günümüz şartlarında ingilizce gençler için zorunluluk oldu neredeyse. Çoğu iş için gerekiyor, ayrıca insanın dünyayı anlayabilmesi için de çok faydalı. İngilizce konuşması gereken birinin bu çağda öğrenmemesi biraz kötü. Duolingo ve dizilerle bile orta seviyeye gelinebilir. Ama tabi ki öncelik okuldaki eğitimde. Benim lisemde de ingilizce derslerinin yarısında test çözdürmüşlerdi. Çoğu kişi bir daha ingilizcesini geliştiremedi.
Lise ve üniversitelerde verilen ingilizce veya yabancı dil eğiitimi temel bir şekilde veriliyor. Siz üstüne koymazsanız bu verilen derslerin hiçbir anlamı yok. Ya adam akıllı verilmesi gerekir ya da hiç verilmemesi gerekir. İsteyen girsin isteyrn girmesin zorunlu tutma şartı olmamalı. Herkes lisede veya üniversite de gördü de noldu dil seviyedi yerlerde ülkenin.
Korkusuz milletimiz sözde korkusuz diyeceğim olmayacak eğitim sistemiyle alakalı sen yıllarca ingilizce eğitimi al ama iki kelime konuşamama eğitim sistemi öğrencileri oyalamaktan başka bir şey değil. Eğitim sisteminde hiç karşılıklı konuşma yapıldığını görmedim,duymadım nerdeyse hoca açar kitabı şu unite bu unite doldur yavrum he oldu amk ezberinize koyim. insanlar kendini özgürde hissedemiyor bir çok parametresi var bu işin. Yabancı birilerini bulup yapışın arkadaşlar konuşmak için gerçek hayattan yada digitalden nerden olursa olsun zorlayın kendinizi zorlamadan gelişim hiç bir zaman olmaz. Ne zaman zorda kaldığınız zaman yeni bir şeyler öğrenmiş oluyor beynin ön lobu.
'Önfrontal Lob dikkati ve devamlılığı sağlar. Önemli duygu ve düşüncelere konsantre olmayı, önemsizleri süzmeyi gerçekleştirir. Kısa süreli hafızayı sağlamada ve öğrenmede bu özellikler çok önemlidir. Önfrontal Lob beynin diğer bölgelerine bilgi verir ve alır.''
'Önfrontal Lob dikkati ve devamlılığı sağlar. Önemli duygu ve düşüncelere konsantre olmayı, önemsizleri süzmeyi gerçekleştirir. Kısa süreli hafızayı sağlamada ve öğrenmede bu özellikler çok önemlidir. Önfrontal Lob beynin diğer bölgelerine bilgi verir ve alır.''
Düzgün bir eğitim sistemi yok diyoruz ama olay sadece eğitim sistemi değil insanlar yabancı dil konuşmanın gerekliliğini anlayamıyor öğrenmeye başladığı zaman utanıp sıkılıyor sanki herkes kusursuz konuşuyormuş gibi hissediyor ve utanıp sıkılmaları devam ettiği için pratik yapamıyor 
çat pat konuşmaya çalışsak bir şekilde öğrendiğimizi görüyoruz ama pratik hiç yapılmayınca öğrenilen de unutuluyor
çat pat konuşmaya çalışsak bir şekilde öğrendiğimizi görüyoruz ama pratik hiç yapılmayınca öğrenilen de unutuluyor 
Öncelikle verilen eğitimle alakalı ancak kişinin kendisinde bitiyor her şey. Millet olarak her şeyin mükemmeli olmalı görüşü özellikle dil öğrenme konusunda başarısızlığa yol açıyor. Telaffuz konusunda insanların utangaç davranması daha öğrenmeye başlamadan olaya küsmemize neden oluyor. Küçükken sınıfta söz alan öğrenciler ufak bir telaffuz hatasında arkadaşlarından göreceği alaycı yaklaşımla dil macerasını başlamadan bitiriyor. Kimseye kulak asmadan süreklilik göstererek ve en önemlisi kulak aşinalığı edinerek ve hatalı da olsa konuşarak yabancı dilin üstesinden gelebiliriz.
Jump to: