Toplumun bir kesiminde gerçekten ben de böyle bir isteğin var olduğunu düşünüyorum. Yani ben parayı kısa yoldan hemen bulayım da hiç çalışmama gerek olmasın ya da birileri bana işimde alacağım parayı ödesin de ben rahatıma bakayım gibisinden düşünen insanlar. Aslında hepimiz isteriz mesela kripto paradan parayı bulalım ve ömrümüzün sonuna kadar bizi götürebilecek bir paraysa hiç çalışmayalım diye. Ancak bu bir bel bağlama şeklinde olmaz. Biz yine elimizdeki kripto parayı tutmaya bir yandan devam ederiz bir umut olarak ama diğer yandan da işimize gücümüze odaklanırız.
Tembellik yapmayı daha çok seven insanlar dışında bir de çalışma şartlarının kötülüğünden dolayı isyan edip çalışmaktan soğuyan insanlar da vardır. Bu insanlara kesinlikle hak veririm ki ülkemizde de malesef böyle çok insan var. Zaten çalışma şartları hep yasalara uygun şekilde işlese, şimdi çoğu insan mutlu bir yaşam sürüyor olurdu. Fakat dışardan bakıldığında bile mutsuzluğu yüzlerinden belli olan çok insan ile karşılaşıyoruz. Umuyorum ki, bizim de refah içindeki ülkeler gibi o güzel günleri göreceğimiz zamanlar olabildiğince yakındır.
Bahsettiğiniz durumun tamamen çevresel şartlarda oluştuğunu düşünüyorum. Emek = Ekmek orantısının absürd seviyelerde olmadığı toplumlar daha refah bir hayat sürdüklerini görüyoruz ki bu durumda belirli bir hayat standartları içerisinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Çok para kazansalarda belirli rutinlerine devam edip öyle çok şaşalı hayatlar sürmüyorlar. Tamam sürenleri varda ikinci önermede yer vereceğim örnekle aralarında ciddi fark var.
Emek = Ekmek orantısının arasında ciddi fark olan toplumlarda ise refaha erebilmenin yegane yolunun kısa yoldan parayı vurma ya da Afrika'da safaride nalları diken hiç tanımadığımız amcamız halamızdan yüklü bir miktarda miras kalmasının yoluna bakılıyor. Bu durumda ise çalışmayı sevmiyorlar, belirli bir rutinde oluyorlar lakin bulundukları rutine ana avrat sövme potansiyelleri yüksek oluyor. İlk önermedeki insanlar hayatlarını idame ettirecekleri meslekleri kişiliklerine karakterlerine daha uygun bir şekilde seçerken bu ikinci önermedeki insanlar hangi meslek onlar için daha iyi kazanç kapısı oluşturuyorsa bu noktada meslek ve kariyer seçimine yöneliyorlar.
Çalışmak güzel şeydir. Sevdiğiniz bir şeyi yaparken iş olarak görmez sıkılmazsınız ancak sevmediğiniz bir işi yaparken bir dakika size 1 saat gibi gelir. Bundan mütevellittir ki bir ülkenin refah durumu o insanların çalışmasına, o ülkeye değer katmasına direk etki eder. En büyük örneği ise ülkemizde tıp, hukuk, yazılım gibi sektörlerin bölümlerinde okuyan öğrencilerin yabancı ülkelerde garsonluk yapmaya can atmasıdır.
Calışılan yerler kurumsal olsun, herhangi bir şirket olsun ne olursa olsun hepimizin sırtından para kazandığı üstüne üstlük calışanı daha çok calışmaya zorlaması, hakkını tam olarak vermemesi ve bir çok problemlerle calışanı zor durumda bıraktıktan sonra nasıl insan işini sevebilir elbette sevmez özveriyle calışmaz sadece mesaisinin bitmesini ve maaşını almayı bekler. Şartlar gerçekten kötü.
Keşke iş özgürlüğü olsa da devlet işsiz olana hayatını geçindirecek kadar parasını verebilse, düşük ücretle ama hayatını geçindirecek kadar para alıp, çalışmayı seçenler parasını kazansa çalışmak istemeyen de bu parayla idare edebilse keşke. tabi bunlar hayal olarak kalabilecek ihtimaller.
Pandemi sürecinde işinden ayrılanlar için böyle bir uygulamayı ülkemizde ve Amerika'da gördük hocam aslında ancak sonuçlar çok farklı oldu. Amerikadaki insanlar çalışma imkanı dahi olsa çalışmamayı seçerken ülkemizdekiler bu para yetmez bize deyip ek gelir kaynaklarına yöneldiler ki bunun başlıcası kripto paralardı. Ekmek elden su da gölden oldu mu olmuyor işte