@verbakalım hocam herşey aynı, yani tüm malzemeler aynı olsa bile kişiden kişiye değişen el lezzeti diye birşey var. Bizim iskelede Engin Dayı ve Serdar Abi mesela, adamlar taş pişirse efsane olacak gibi geliyor bana. Özellikle çinekop zamanı sabaha kadar iskelede kalınan dönemlerde, aynen sizin dediğiniz gibi yaparlar, biraz da bol yaparlar gelen giden de nasiplensin diye, çoğu zaman balığa çok az dokunup sadece suyu ile karnımızı doyurduğumuzu bilirim. Bir ara eşkina ve levrek tuttuyduk, gece 2 mi neydi, yarım saatte pişirdiler, hala tadı damağımda.
Sanırım bu tad ve unutamam olayı arkadaşlık bağlarının güçlü olduğu ortamlarda paylaşılan şeylerin ilerki zamanda daha canlı olarak kalmasına yol açıyor. Yıllar içinde pek çok balık yenmiştir illaki ama buğlamada Ömer abinin yaptığı bu buğlamayı tek geçiyorum.