Pages:
Author

Topic: Zeytinyağı Kullanın : +20 yıl yasamak garanti (Read 776 times)

sr. member
Activity: 770
Merit: 442
Başlık açıldığında ortalama 60-70 lira olan orjinal zeytinyağı fiyatı aradan geçen 15 ayda ortalama 250 liraya gelmiş durumda.

Dolar bazında 2 kat TL bazında neredeyse 4 kat yaptı.
Bu başlık açıldığında ortalama 20 bin dolar olan BTC fiyatı 2 kat artarak yine ortalama 40 bin dolara yükseldi.
Ortalama 1800 dolar altın fiyatı ise 2000 dolara yükseldi.

İnşallah zeytinyağı alıp stoklamışsınızdır. En azından şimdi satarak 4x kazanç sağlamış olursunuz ama stoklamadıysanız bunu yazmanızın bir anlamı kalmıyor sadece canınız sıkılıyor. İlk zamanlar bende şu kadar fiyattı şu kadar oldu diyordum ürünler için ama artık onu söylemeyi bıraktım. Artık akışına bırakıyorum.
member
Activity: 1011
Merit: 65
Başlık açıldığında ortalama 60-70 lira olan orjinal zeytinyağı fiyatı aradan geçen 15 ayda ortalama 250 liraya gelmiş durumda.

Dolar bazında 2 kat TL bazında neredeyse 4 kat yaptı.
Bu başlık açıldığında ortalama 20 bin dolar olan BTC fiyatı 2 kat artarak yine ortalama 40 bin dolara yükseldi.
Ortalama 1800 dolar altın fiyatı ise 2000 dolara yükseldi.
hero member
Activity: 1204
Merit: 623
Ege bölgesinde yaşayan akrabalarım vardı. 10 yıl kadar önce ileride tüm dünyada aranır bir şey olacak, zeytinlikler çok değerlenecek diyorlardı. Galiba dedikleri doğru olacak, yavaş yavaş anlaşılıyor. Bizim zeytinlikleri arttırmamız, zeytin ve yağının miktarını ve kalitesini arttırmamız gerekirken aksine zeytinlikleri kesiyoruz, imara açıyoruz. Bunu görmek çok zor değil. Zeytinyağı ihracatında çok iyi yerlere gelebiliriz. Geçen senelerde okuduğum haberde İspanyolların ege bölgesinden zeytinyağı alıp, kendilerinin paketleyip ihraç ettiğini anlatıyordu. Amerika'da falan çok satıyor. Düzgün bakanlıklar olsa çok güzel ihracat yapardık.

Üniversiteden Aydınlı bir tanıdığım vardı, onun tavsiyesiyle şu yağı aldım: https://bahcemisorganik.com/urun/merolive-zeytinyagi-2lt-premium-2nd/

153 Polifenol, 0,4 Asit yani çok kaliteli bir yağ. Fiyatı da marketteki alalede markalara göre uygun. 0,2 Asit, 600 Polifenol 1. kalitesi de var. Yağ alacak varsa fiyatlar artmadan tavsiye ederim.
Geçen yaz bu dediğim yağdan almıştık, gerçekten aşırı memnunum. Özellikle 1. kalite olan muhteşem lezzetli. Yemeklerde de salatalarda da lezzeti uçuruyor, ben böyle bir şey görmedim. Ben geçen temmuzda 2 litre 1. kalite, 2 litre de 2. kalite yağı 700 küsür liraya almışım. Şimdi 1900 lira olmuş. Akıl alır gibi değil. Zeytin hasadı kötü diyorlardı herhalde onun da etkisi var ama enflasyonun da acayip bir etkisi var. Bu duruma neden olan herkesin allah belasını versin.

Fiyat uçuşunun nedenini edenini söyleyeyim, okuyunca şaşıracağını da pek zannetmiyorum:
Aydın Memecik Zeytinyağı, Avrupa Komisyonu Resmi Gazetesi’nde 5 Şubat 2024'de yapılan tescil yayınıyla Türkiye’nin Avrupa Birliğinde tescil edilen 20. coğrafi işareti oldu.

E bunu görüp de etiketlere en az %50 itelemeyek mi!!!!

Desenize herşey titan titana durumu ile ilgili. Adamlar kendi şirketleri için bir iyileştirme yapıp avrupa birliği bilmem ne nırmuna uyunca. Kendi yatırımlarının tamamını da halka kitleyip tamamını halka yüklüyorlar. Girmesinler o zamana avrupa birliği cografyasına. Girmesinler. Ne işimize yarayacak bu avrupa birliği zamanında buraya girip fonlardan yararlanmamışız. Sonradan gümrük birliği ile canımıza okuyorlar.
legendary
Activity: 2646
Merit: 1333
Ege bölgesinde yaşayan akrabalarım vardı. 10 yıl kadar önce ileride tüm dünyada aranır bir şey olacak, zeytinlikler çok değerlenecek diyorlardı. Galiba dedikleri doğru olacak, yavaş yavaş anlaşılıyor. Bizim zeytinlikleri arttırmamız, zeytin ve yağının miktarını ve kalitesini arttırmamız gerekirken aksine zeytinlikleri kesiyoruz, imara açıyoruz. Bunu görmek çok zor değil. Zeytinyağı ihracatında çok iyi yerlere gelebiliriz. Geçen senelerde okuduğum haberde İspanyolların ege bölgesinden zeytinyağı alıp, kendilerinin paketleyip ihraç ettiğini anlatıyordu. Amerika'da falan çok satıyor. Düzgün bakanlıklar olsa çok güzel ihracat yapardık.

Üniversiteden Aydınlı bir tanıdığım vardı, onun tavsiyesiyle şu yağı aldım: https://bahcemisorganik.com/urun/merolive-zeytinyagi-2lt-premium-2nd/

153 Polifenol, 0,4 Asit yani çok kaliteli bir yağ. Fiyatı da marketteki alalede markalara göre uygun. 0,2 Asit, 600 Polifenol 1. kalitesi de var. Yağ alacak varsa fiyatlar artmadan tavsiye ederim.
Geçen yaz bu dediğim yağdan almıştık, gerçekten aşırı memnunum. Özellikle 1. kalite olan muhteşem lezzetli. Yemeklerde de salatalarda da lezzeti uçuruyor, ben böyle bir şey görmedim. Ben geçen temmuzda 2 litre 1. kalite, 2 litre de 2. kalite yağı 700 küsür liraya almışım. Şimdi 1900 lira olmuş. Akıl alır gibi değil. Zeytin hasadı kötü diyorlardı herhalde onun da etkisi var ama enflasyonun da acayip bir etkisi var. Bu duruma neden olan herkesin allah belasını versin.

Fiyat uçuşunun nedenini edenini söyleyeyim, okuyunca şaşıracağını da pek zannetmiyorum:
Aydın Memecik Zeytinyağı, Avrupa Komisyonu Resmi Gazetesi’nde 5 Şubat 2024'de yapılan tescil yayınıyla Türkiye’nin Avrupa Birliğinde tescil edilen 20. coğrafi işareti oldu.

E bunu görüp de etiketlere en az %50 itelemeyek mi!!!!
hero member
Activity: 1456
Merit: 694
Ege bölgesinde yaşayan akrabalarım vardı. 10 yıl kadar önce ileride tüm dünyada aranır bir şey olacak, zeytinlikler çok değerlenecek diyorlardı. Galiba dedikleri doğru olacak, yavaş yavaş anlaşılıyor. Bizim zeytinlikleri arttırmamız, zeytin ve yağının miktarını ve kalitesini arttırmamız gerekirken aksine zeytinlikleri kesiyoruz, imara açıyoruz. Bunu görmek çok zor değil. Zeytinyağı ihracatında çok iyi yerlere gelebiliriz. Geçen senelerde okuduğum haberde İspanyolların ege bölgesinden zeytinyağı alıp, kendilerinin paketleyip ihraç ettiğini anlatıyordu. Amerika'da falan çok satıyor. Düzgün bakanlıklar olsa çok güzel ihracat yapardık.

Üniversiteden Aydınlı bir tanıdığım vardı, onun tavsiyesiyle şu yağı aldım: https://bahcemisorganik.com/urun/merolive-zeytinyagi-2lt-premium-2nd/

153 Polifenol, 0,4 Asit yani çok kaliteli bir yağ. Fiyatı da marketteki alalede markalara göre uygun. 0,2 Asit, 600 Polifenol 1. kalitesi de var. Yağ alacak varsa fiyatlar artmadan tavsiye ederim.
Geçen yaz bu dediğim yağdan almıştık, gerçekten aşırı memnunum. Özellikle 1. kalite olan muhteşem lezzetli. Yemeklerde de salatalarda da lezzeti uçuruyor, ben böyle bir şey görmedim. Ben geçen temmuzda 2 litre 1. kalite, 2 litre de 2. kalite yağı 700 küsür liraya almışım. Şimdi 1900 lira olmuş. Akıl alır gibi değil. Zeytin hasadı kötü diyorlardı herhalde onun da etkisi var ama enflasyonun da acayip bir etkisi var. Bu duruma neden olan herkesin allah belasını versin.
hero member
Activity: 1204
Merit: 623
1999 yılında üçlü koalisyon zamanında alınmış olan bir karar bu. Ya arkadaş. Tamam bu karar alındı tarımın geldiği nokta ortada. Destek zaten yok. Yakın gelecekte millet gerçekten aç kalacak. Bu yanlış politika ve kararlardan geri dönülmeli. Zaten yıllar kayboldu sadece yılların kaybı ile kalsın bu yozlaşma. İnsanların kaybıda başlayınca geri dönecek pek anlamlı bişeyde kalmayacak ortalıkta.
legendary
Activity: 2646
Merit: 1333
Bir dönem bir nesil  sağlıklı diyerek sana yağı ile büyüdü eski reklamlara bakarsanız bitkisel sağlıklı doğal yağ benzeri şekilde reklamlar yapılırdı eskiden bu denli araştırma yapanlarda yoktu reklam ne derse inanılırdı. Hatta eskiden zeytin yağını kötülerlermiş ve şu türkü bile o dönem çıkmış zeytin yağlı yiyemem aman basmada fistan giyemem aman. Birilerinin ticaretine engel oluyorsanız faydalı olanı zararlı, zararlı olanı ise faydalı diyerek reklamlarla sizlere inandırırlar.

Sana yağ diye ismi kaldı aslında margarin ama işte o dönem öyle piyasaya girdi hala da evden sipariş verirken genelde sana yağ al derler, benzer süreçler süt tozunda da olmuş bu arada, tamamen sağlığı bozmak üzerine kurulu bir düzen kurulmuş. Sebze yiyorsun GDO ki meyve yiyorsun o da öyle, bunun gibi eve giren ne varsa yüzde 90 ında sıkıntı mutlaka var, çözüm tarımda ata tohumlarina dönmek, kimyasal ilaç ve gübre işini de kaldırmak, ama burada da sizin dediğiniz birilerinin ticaretine çomak sokmak devreye girdiğinden yapılması zor.

Zor değil, artık neredeyse imkansız.
Dünyanın en güçlü şirketleri küresel gıda şirketleridir, yok bilmem kaç aile yönetiyormuş, yok illumünatiymiş, yok masonlar her yerdeymiş vb hepsi hikaye. En büyük güç gıda/tarımda ve ülkelere yerleşmek için ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmezler. O gemicikler, uluslararası sularda yüzen yüzmilyarlarca dolarlar sadece ihale komisyonlarıyla mı alındı? Onlar sofranın ara sıcağı, esas vurgun tohumcu ve karbonhidrat bazlı yiyecek üreticileriyle yapıldı.
Canhıraş savunucu troller daha dikkatli okusun:
Bu ülkede "ürünümde GDO yoktur" yazmak YASAK

Var mı ötesi?


Hocam tohumda ata tohumuna topyekün dönüş yapsak, tohum ve fide ihraç edilen İsrail gibi ülkelerin tekerine çomak sokmuş olacağız, kimyasal gübre ve ilaç sektörüne de sırt çevirsek yine benzer ülkeler milyarlarca dolarından olacak. (Tabi onların içerideki ortaklarını da unutmamak lazım) 5 seneden fazla oldu sanırım, Bartın' da pazarda doğal üretim fide satan teyzeye dünyanın cezası yazılmıştı, düşünün ki üç kuruş kazanacak kadının elindeki üç beş fide bile tehlike bu içerideki ve dışarıdakiler için. Ben bahçemde birkaç senedir ata tohumu ve fidesine dönüş yaptım, bu sene daha da kapsamlı olacak umarım, gübre ve ilaç işini de daha doğal yöntemlere bağlamayı planlıyorum, genel bir kurtuluş yoksa, herkes kendi evinden başlasın bari çünkü başka çare yok.

@totti67 hocam bu atam tohumlarına bu gün dönelim desek geç kalmış olmayız. Ancak geçmişte bizim ata tohumlarını saklayan toplum sağlığını düşünen koruyan bir kurum da kalmadı ki bu tohumlar nerede. Geçimişte siyez bugday için bulunan tohumları canlandırıp çoğaltmak için bir kaç yıl ciddi çalışma yapıldı. Diğer ürünler içinde yapılmalı ama gerçekten tohumlar nerede.

Tohumu olan da doğal olarak gözü gibi koruyor, orta yerde varlığını dillendirmiyor, çünkü hem başı yasaları arkasına alan şirketlerle belaya girecek, hem de bir kısım maymun iştahlı şımarık hobi avcısı o değerli tohumlardan  "ben ekeceğim" diye alıp piç edecek. O yüzden ata tohumuna gönül verenler kendi aralarında paslaşmayı tercih ediyorlar, hak da veriyorum şahsen.

Bu işin yasal kılıfına sokulması bize özel de değil, aynı pislikleri mesela ABD'de yapıyorlar, örneğini uzun uzun yazmayayım şimdi.
hero member
Activity: 1204
Merit: 623
Bir dönem bir nesil  sağlıklı diyerek sana yağı ile büyüdü eski reklamlara bakarsanız bitkisel sağlıklı doğal yağ benzeri şekilde reklamlar yapılırdı eskiden bu denli araştırma yapanlarda yoktu reklam ne derse inanılırdı. Hatta eskiden zeytin yağını kötülerlermiş ve şu türkü bile o dönem çıkmış zeytin yağlı yiyemem aman basmada fistan giyemem aman. Birilerinin ticaretine engel oluyorsanız faydalı olanı zararlı, zararlı olanı ise faydalı diyerek reklamlarla sizlere inandırırlar.

Sana yağ diye ismi kaldı aslında margarin ama işte o dönem öyle piyasaya girdi hala da evden sipariş verirken genelde sana yağ al derler, benzer süreçler süt tozunda da olmuş bu arada, tamamen sağlığı bozmak üzerine kurulu bir düzen kurulmuş. Sebze yiyorsun GDO ki meyve yiyorsun o da öyle, bunun gibi eve giren ne varsa yüzde 90 ında sıkıntı mutlaka var, çözüm tarımda ata tohumlarina dönmek, kimyasal ilaç ve gübre işini de kaldırmak, ama burada da sizin dediğiniz birilerinin ticaretine çomak sokmak devreye girdiğinden yapılması zor.

Zor değil, artık neredeyse imkansız.
Dünyanın en güçlü şirketleri küresel gıda şirketleridir, yok bilmem kaç aile yönetiyormuş, yok illumünatiymiş, yok masonlar her yerdeymiş vb hepsi hikaye. En büyük güç gıda/tarımda ve ülkelere yerleşmek için ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmezler. O gemicikler, uluslararası sularda yüzen yüzmilyarlarca dolarlar sadece ihale komisyonlarıyla mı alındı? Onlar sofranın ara sıcağı, esas vurgun tohumcu ve karbonhidrat bazlı yiyecek üreticileriyle yapıldı.
Canhıraş savunucu troller daha dikkatli okusun:
Bu ülkede "ürünümde GDO yoktur" yazmak YASAK

Var mı ötesi?


Hocam tohumda ata tohumuna topyekün dönüş yapsak, tohum ve fide ihraç edilen İsrail gibi ülkelerin tekerine çomak sokmuş olacağız, kimyasal gübre ve ilaç sektörüne de sırt çevirsek yine benzer ülkeler milyarlarca dolarından olacak. (Tabi onların içerideki ortaklarını da unutmamak lazım) 5 seneden fazla oldu sanırım, Bartın' da pazarda doğal üretim fide satan teyzeye dünyanın cezası yazılmıştı, düşünün ki üç kuruş kazanacak kadının elindeki üç beş fide bile tehlike bu içerideki ve dışarıdakiler için. Ben bahçemde birkaç senedir ata tohumu ve fidesine dönüş yaptım, bu sene daha da kapsamlı olacak umarım, gübre ve ilaç işini de daha doğal yöntemlere bağlamayı planlıyorum, genel bir kurtuluş yoksa, herkes kendi evinden başlasın bari çünkü başka çare yok.

@totti67 hocam bu atam tohumlarına bu gün dönelim desek geç kalmış olmayız. Ancak geçmişte bizim ata tohumlarını saklayan toplum sağlığını düşünen koruyan bir kurum da kalmadı ki bu tohumlar nerede. Geçimişte siyez bugday için bulunan tohumları canlandırıp çoğaltmak için bir kaç yıl ciddi çalışma yapıldı. Diğer ürünler içinde yapılmalı ama gerçekten tohumlar nerede.
legendary
Activity: 2646
Merit: 1333
Bir dönem bir nesil  sağlıklı diyerek sana yağı ile büyüdü eski reklamlara bakarsanız bitkisel sağlıklı doğal yağ benzeri şekilde reklamlar yapılırdı eskiden bu denli araştırma yapanlarda yoktu reklam ne derse inanılırdı. Hatta eskiden zeytin yağını kötülerlermiş ve şu türkü bile o dönem çıkmış zeytin yağlı yiyemem aman basmada fistan giyemem aman. Birilerinin ticaretine engel oluyorsanız faydalı olanı zararlı, zararlı olanı ise faydalı diyerek reklamlarla sizlere inandırırlar.

Sana yağ diye ismi kaldı aslında margarin ama işte o dönem öyle piyasaya girdi hala da evden sipariş verirken genelde sana yağ al derler, benzer süreçler süt tozunda da olmuş bu arada, tamamen sağlığı bozmak üzerine kurulu bir düzen kurulmuş. Sebze yiyorsun GDO ki meyve yiyorsun o da öyle, bunun gibi eve giren ne varsa yüzde 90 ında sıkıntı mutlaka var, çözüm tarımda ata tohumlarina dönmek, kimyasal ilaç ve gübre işini de kaldırmak, ama burada da sizin dediğiniz birilerinin ticaretine çomak sokmak devreye girdiğinden yapılması zor.

Zor değil, artık neredeyse imkansız.
Dünyanın en güçlü şirketleri küresel gıda şirketleridir, yok bilmem kaç aile yönetiyormuş, yok illumünatiymiş, yok masonlar her yerdeymiş vb hepsi hikaye. En büyük güç gıda/tarımda ve ülkelere yerleşmek için ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmezler. O gemicikler, uluslararası sularda yüzen yüzmilyarlarca dolarlar sadece ihale komisyonlarıyla mı alındı? Onlar sofranın ara sıcağı, esas vurgun tohumcu ve karbonhidrat bazlı yiyecek üreticileriyle yapıldı.
Canhıraş savunucu troller daha dikkatli okusun:
Bu ülkede "ürünümde GDO yoktur" yazmak YASAK

Var mı ötesi?


Hocam tohumda ata tohumuna topyekün dönüş yapsak, tohum ve fide ihraç edilen İsrail gibi ülkelerin tekerine çomak sokmuş olacağız, kimyasal gübre ve ilaç sektörüne de sırt çevirsek yine benzer ülkeler milyarlarca dolarından olacak. (Tabi onların içerideki ortaklarını da unutmamak lazım) 5 seneden fazla oldu sanırım, Bartın' da pazarda doğal üretim fide satan teyzeye dünyanın cezası yazılmıştı, düşünün ki üç kuruş kazanacak kadının elindeki üç beş fide bile tehlike bu içerideki ve dışarıdakiler için. Ben bahçemde birkaç senedir ata tohumu ve fidesine dönüş yaptım, bu sene daha da kapsamlı olacak umarım, gübre ve ilaç işini de daha doğal yöntemlere bağlamayı planlıyorum, genel bir kurtuluş yoksa, herkes kendi evinden başlasın bari çünkü başka çare yok.

Biz bir akıllıysak, onlar iki çakal. Yıllarca adım adım çıtayı yükselttiler ve hissettirmeden yaptılar. Şu an asrın liderliği "ben avantamın üzerine yattım, sizi de tanımıyorum" dese ve GDOlu+hibrit tohum yasaklansa aç kalırız. Çünkü ölümüne tohum saklayıp çoğaltan az sayıdaki vatansever dışında kimsede ülkeyi doyurmaya yetecek tohum kalmadı, iki sene ürünlerin çoğunu tohumluk ayırmak gerekir.
sr. member
Activity: 1050
Merit: 318
Bir dönem bir nesil  sağlıklı diyerek sana yağı ile büyüdü eski reklamlara bakarsanız bitkisel sağlıklı doğal yağ benzeri şekilde reklamlar yapılırdı eskiden bu denli araştırma yapanlarda yoktu reklam ne derse inanılırdı. Hatta eskiden zeytin yağını kötülerlermiş ve şu türkü bile o dönem çıkmış zeytin yağlı yiyemem aman basmada fistan giyemem aman. Birilerinin ticaretine engel oluyorsanız faydalı olanı zararlı, zararlı olanı ise faydalı diyerek reklamlarla sizlere inandırırlar.

Sana yağ diye ismi kaldı aslında margarin ama işte o dönem öyle piyasaya girdi hala da evden sipariş verirken genelde sana yağ al derler, benzer süreçler süt tozunda da olmuş bu arada, tamamen sağlığı bozmak üzerine kurulu bir düzen kurulmuş. Sebze yiyorsun GDO ki meyve yiyorsun o da öyle, bunun gibi eve giren ne varsa yüzde 90 ında sıkıntı mutlaka var, çözüm tarımda ata tohumlarina dönmek, kimyasal ilaç ve gübre işini de kaldırmak, ama burada da sizin dediğiniz birilerinin ticaretine çomak sokmak devreye girdiğinden yapılması zor.

Zor değil, artık neredeyse imkansız.
Dünyanın en güçlü şirketleri küresel gıda şirketleridir, yok bilmem kaç aile yönetiyormuş, yok illumünatiymiş, yok masonlar her yerdeymiş vb hepsi hikaye. En büyük güç gıda/tarımda ve ülkelere yerleşmek için ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmezler. O gemicikler, uluslararası sularda yüzen yüzmilyarlarca dolarlar sadece ihale komisyonlarıyla mı alındı? Onlar sofranın ara sıcağı, esas vurgun tohumcu ve karbonhidrat bazlı yiyecek üreticileriyle yapıldı.
Canhıraş savunucu troller daha dikkatli okusun:
Bu ülkede "ürünümde GDO yoktur" yazmak YASAK

Var mı ötesi?


Hocam tohumda ata tohumuna topyekün dönüş yapsak, tohum ve fide ihraç edilen İsrail gibi ülkelerin tekerine çomak sokmuş olacağız, kimyasal gübre ve ilaç sektörüne de sırt çevirsek yine benzer ülkeler milyarlarca dolarından olacak. (Tabi onların içerideki ortaklarını da unutmamak lazım) 5 seneden fazla oldu sanırım, Bartın' da pazarda doğal üretim fide satan teyzeye dünyanın cezası yazılmıştı, düşünün ki üç kuruş kazanacak kadının elindeki üç beş fide bile tehlike bu içerideki ve dışarıdakiler için. Ben bahçemde birkaç senedir ata tohumu ve fidesine dönüş yaptım, bu sene daha da kapsamlı olacak umarım, gübre ve ilaç işini de daha doğal yöntemlere bağlamayı planlıyorum, genel bir kurtuluş yoksa, herkes kendi evinden başlasın bari çünkü başka çare yok.
legendary
Activity: 2646
Merit: 1333
Bir dönem bir nesil  sağlıklı diyerek sana yağı ile büyüdü eski reklamlara bakarsanız bitkisel sağlıklı doğal yağ benzeri şekilde reklamlar yapılırdı eskiden bu denli araştırma yapanlarda yoktu reklam ne derse inanılırdı. Hatta eskiden zeytin yağını kötülerlermiş ve şu türkü bile o dönem çıkmış zeytin yağlı yiyemem aman basmada fistan giyemem aman. Birilerinin ticaretine engel oluyorsanız faydalı olanı zararlı, zararlı olanı ise faydalı diyerek reklamlarla sizlere inandırırlar.

Sana yağ diye ismi kaldı aslında margarin ama işte o dönem öyle piyasaya girdi hala da evden sipariş verirken genelde sana yağ al derler, benzer süreçler süt tozunda da olmuş bu arada, tamamen sağlığı bozmak üzerine kurulu bir düzen kurulmuş. Sebze yiyorsun GDO ki meyve yiyorsun o da öyle, bunun gibi eve giren ne varsa yüzde 90 ında sıkıntı mutlaka var, çözüm tarımda ata tohumlarina dönmek, kimyasal ilaç ve gübre işini de kaldırmak, ama burada da sizin dediğiniz birilerinin ticaretine çomak sokmak devreye girdiğinden yapılması zor.

Zor değil, artık neredeyse imkansız.
Dünyanın en güçlü şirketleri küresel gıda şirketleridir, yok bilmem kaç aile yönetiyormuş, yok illumünatiymiş, yok masonlar her yerdeymiş vb hepsi hikaye. En büyük güç gıda/tarımda ve ülkelere yerleşmek için ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmezler. O gemicikler, uluslararası sularda yüzen yüzmilyarlarca dolarlar sadece ihale komisyonlarıyla mı alındı? Onlar sofranın ara sıcağı, esas vurgun tohumcu ve karbonhidrat bazlı yiyecek üreticileriyle yapıldı.
Canhıraş savunucu troller daha dikkatli okusun:
Bu ülkede "ürünümde GDO yoktur" yazmak YASAK

Var mı ötesi?
sr. member
Activity: 1050
Merit: 318
Bir dönem bir nesil  sağlıklı diyerek sana yağı ile büyüdü eski reklamlara bakarsanız bitkisel sağlıklı doğal yağ benzeri şekilde reklamlar yapılırdı eskiden bu denli araştırma yapanlarda yoktu reklam ne derse inanılırdı. Hatta eskiden zeytin yağını kötülerlermiş ve şu türkü bile o dönem çıkmış zeytin yağlı yiyemem aman basmada fistan giyemem aman. Birilerinin ticaretine engel oluyorsanız faydalı olanı zararlı, zararlı olanı ise faydalı diyerek reklamlarla sizlere inandırırlar.

Sana yağ diye ismi kaldı aslında margarin ama işte o dönem öyle piyasaya girdi hala da evden sipariş verirken genelde sana yağ al derler, benzer süreçler süt tozunda da olmuş bu arada, tamamen sağlığı bozmak üzerine kurulu bir düzen kurulmuş. Sebze yiyorsun GDO ki meyve yiyorsun o da öyle, bunun gibi eve giren ne varsa yüzde 90 ında sıkıntı mutlaka var, çözüm tarımda ata tohumlarina dönmek, kimyasal ilaç ve gübre işini de kaldırmak, ama burada da sizin dediğiniz birilerinin ticaretine çomak sokmak devreye girdiğinden yapılması zor.
Sanırım 10 yıl kadar önceydi. Tuncelinin bir köyünde bulunan okulun çatısında yıkılma olmuştu. Yapılan çalışmada çatı içinde marşal yardımlar ile gelen süt tozu kutuları çıkmıştı. O dönemde orada görevli olan bir öğretmen bu süt tozlarını çocuklara vermek yerine okulun çatısına saklamış ve çocuklara kendi evlerinden getirdikleri süt ile beslenme saati yaptırmış. İlginç olan ise nerdeyse 60 70 yıldır orada duran bu teneke süt tozları halen kullanılabilir durumda olması. Tabi tenekelerde çürüme var. Adamlar süt tozu diye ne ürettiler ise bu çürümemiş. İyi bişey olsaydı çoktan yok olurdu.

Valla helal olsun o öğretmene, yaşıyorsa Allah sağlık versin, vefat ettiyse de mekanı cennet olsun, siz üretmeyin biz size verelim, siz dikmeyin biz verelim, siz yapmayın biz size verelim dedikleri her ne varsa mutlaka altından bir bit yeniği çıkmıştır. Abi düşün yarım asırdan fazla geçmiş üzerinden, tenekesi çürümüş ama ürün sağlam, bunun mantıklı bir açıklaması olabilir mi ya. Doğal olan herhangi bir ürünün raf ömrü bellidir, bozulma süreçleri bellidir. Aksi bir durum zaten örnekteki süreci doğruyor malumunuz.
hero member
Activity: 1204
Merit: 623
Bir dönem bir nesil  sağlıklı diyerek sana yağı ile büyüdü eski reklamlara bakarsanız bitkisel sağlıklı doğal yağ benzeri şekilde reklamlar yapılırdı eskiden bu denli araştırma yapanlarda yoktu reklam ne derse inanılırdı. Hatta eskiden zeytin yağını kötülerlermiş ve şu türkü bile o dönem çıkmış zeytin yağlı yiyemem aman basmada fistan giyemem aman. Birilerinin ticaretine engel oluyorsanız faydalı olanı zararlı, zararlı olanı ise faydalı diyerek reklamlarla sizlere inandırırlar.

Sana yağ diye ismi kaldı aslında margarin ama işte o dönem öyle piyasaya girdi hala da evden sipariş verirken genelde sana yağ al derler, benzer süreçler süt tozunda da olmuş bu arada, tamamen sağlığı bozmak üzerine kurulu bir düzen kurulmuş. Sebze yiyorsun GDO ki meyve yiyorsun o da öyle, bunun gibi eve giren ne varsa yüzde 90 ında sıkıntı mutlaka var, çözüm tarımda ata tohumlarina dönmek, kimyasal ilaç ve gübre işini de kaldırmak, ama burada da sizin dediğiniz birilerinin ticaretine çomak sokmak devreye girdiğinden yapılması zor.
Sanırım 10 yıl kadar önceydi. Tuncelinin bir köyünde bulunan okulun çatısında yıkılma olmuştu. Yapılan çalışmada çatı içinde marşal yardımlar ile gelen süt tozu kutuları çıkmıştı. O dönemde orada görevli olan bir öğretmen bu süt tozlarını çocuklara vermek yerine okulun çatısına saklamış ve çocuklara kendi evlerinden getirdikleri süt ile beslenme saati yaptırmış. İlginç olan ise nerdeyse 60 70 yıldır orada duran bu teneke süt tozları halen kullanılabilir durumda olması. Tabi tenekelerde çürüme var. Adamlar süt tozu diye ne ürettiler ise bu çürümemiş. İyi bişey olsaydı çoktan yok olurdu.
sr. member
Activity: 1050
Merit: 318
Bir dönem bir nesil  sağlıklı diyerek sana yağı ile büyüdü eski reklamlara bakarsanız bitkisel sağlıklı doğal yağ benzeri şekilde reklamlar yapılırdı eskiden bu denli araştırma yapanlarda yoktu reklam ne derse inanılırdı. Hatta eskiden zeytin yağını kötülerlermiş ve şu türkü bile o dönem çıkmış zeytin yağlı yiyemem aman basmada fistan giyemem aman. Birilerinin ticaretine engel oluyorsanız faydalı olanı zararlı, zararlı olanı ise faydalı diyerek reklamlarla sizlere inandırırlar.

Sana yağ diye ismi kaldı aslında margarin ama işte o dönem öyle piyasaya girdi hala da evden sipariş verirken genelde sana yağ al derler, benzer süreçler süt tozunda da olmuş bu arada, tamamen sağlığı bozmak üzerine kurulu bir düzen kurulmuş. Sebze yiyorsun GDO ki meyve yiyorsun o da öyle, bunun gibi eve giren ne varsa yüzde 90 ında sıkıntı mutlaka var, çözüm tarımda ata tohumlarina dönmek, kimyasal ilaç ve gübre işini de kaldırmak, ama burada da sizin dediğiniz birilerinin ticaretine çomak sokmak devreye girdiğinden yapılması zor.
hero member
Activity: 1470
Merit: 931
Bir dönem bir nesil  sağlıklı diyerek sana yağı ile büyüdü eski reklamlara bakarsanız bitkisel sağlıklı doğal yağ benzeri şekilde reklamlar yapılırdı eskiden bu denli araştırma yapanlarda yoktu reklam ne derse inanılırdı. Hatta eskiden zeytin yağını kötülerlermiş ve şu türkü bile o dönem çıkmış zeytin yağlı yiyemem aman basmada fistan giyemem aman. Birilerinin ticaretine engel oluyorsanız faydalı olanı zararlı, zararlı olanı ise faydalı diyerek reklamlarla sizlere inandırırlar.
hero member
Activity: 1204
Merit: 623
1940 lı yıllar diyeyim de aşşagı yukarı bu dönemler ve halk üstünde oynanan oyunlar halen devam ediyor. Abd marshal yardımları ile devam eden yag süt tozu askeri araç hibeleri falan diye uzayıp giden bedava içerik. !9970 yıllarında ilaç mucize gibi dayatılan her evde kullanılan vita yağı gres gibi bişey. O dönemde sana yagı ile karıştırıp kullanan hayvansal yag ile karıştırıp kullanan sade kullanan verhasılı kelam vita yagı kullanan pek çok kişi sonra kalp damamr hastalıkları ile uğraştı. O dönemde zeytinyagı daha bol şimdiki gibi hilelei de değildi. Adamalar adamdı o zamaan. Hile yapan yokmuydu yurdumda her dönem vardı tabi. Ama halkı 1940 dan sonraki süreçte zeytinyağı kullanımından o kadar uzaklaştırdılarki abuk subuk yağlara rağbet epey arttı. Hani şu krem gibi olan ekmeğe kolay sürülen yağlar var ya okuduğum kadarıyla bileşenine 1 atom daha eklenince teflon oluyor. Yok daha diyeceksiniz ama öyle. Laboratuvar ürünü. Doğal ne bulursanız tadını sevmesenizde tüketin. Zeytin yağı gerçekten hayttır.
legendary
Activity: 2408
Merit: 1478
alex
benden size tavsiye üstünde zeytinyağı yazan her gıdayı da zeytinyağı diyerek almayın. geçtiğimiz günlerde iş yerine bir arkadaş yağ getirmiş ve litresi 50 lira mı ne:) lan dedim o yağdır ama ne yağı olduğu belli değildir alma. inat etti, gitti dolaba filan koydu yağı. aha donuyor bu kesin zeytinyağı diyor. biraz anlatmaya çalıştım ama baktım nato mermer nato kafa ne bok yiyorsan ye dedim. resmi makamlarca onaylanmış polifenol değerlerine göre yağ almaya da dikkat edin dostlar. yeni hasat soğuk sıkım iç git, arkana bile bakma. iş yerinde yemeklerde sıvıyağ kullanıyor ve mecbur yemek zorundayız. lan gün boyunca midem eziyet çekiyor.
legendary
Activity: 2646
Merit: 1333
Türk gıda piyasasında en sorunlu, en güvenilmeyecek iki üründen birisi zeytinyağı, diğeri de bal. Aslında fışkıracak kadar üretilebilecek bu iki çok değerli besin Türk halkının karakterini, dürüstlüğünü(!) ayna gibi yansıtıyor.

Bal:
Piyasadaki balların yarıya yakını direkt sahtedir, içlerinde çok az bal, bol bol glikoz fruktoz şurubu ve bal tadında olsun diye yapay bal aroması ve/veya toz haline getirilmiş polen bulunur. Orada burada anlatılan yöntemlere de hiç kulak asmayın, sahte balı ayırt etmenin herhangi bir yolu yoktur. Hatta "bu kadarı yeterli" analiz değil de tam kapsamlı analiz istiyorum derseniz onu yapabilecek laboratuar bile bizde çok sınırlı sayıdadır.
Bu yazdıklarım sahtesi, sahteden yırtsanız bile bir de hilelisi var, ondan kolay kaçamazsınız. Hilelisinde de genellikle durum şudur, ya ürün değerli bir tür olarak satılır (mesela kestane balı) ama aslında sıradan, kalitesiz bir balın koku/renk/tat olarak benzetilmişidir (aklınızda olsun, bilinen en faydalı türlerden birisi olan kestane balı kesinlikle kestane kokmaz, bu kokuyu alıyorsanız sahte ya da hilelidir), ya da arılar çiçeklerle çok az muhatap olmuştur çünkü kovanların yakınına şekerli/ballı su yerleştirilmiştir (kışın sert zamanlarında arılara destek için yapılabilir, ondan bahsetmiyorum).

Zeytinyağı:
Önceki postumda da yazdığım gibi zeytinyağı diye satılanlar çoğunlukla pamuk yağı içerir, ve bunu da anlamak çok zordur, tuz ruhu testi tek yönlü kanıt sunar, geçemediyse kesinlikle saf ürün değildir ama geçtiyse hileli olmadığı anlamına gelmez. Zeytinyağı tadımcıları da bir noktaya kadar anlayabilir ama onları da atlatabilen var. Diyelim ki karışım yok, içerik gerçekten sadece zeytinyağı ama bu sefer de üretimde ısıl işlem uygulanıp uygulanmadığını bilemezsin. Peki ısıl işlem niye uygulanır? Çünkü türüne göre değişmekle birlikte soğuk sıkım olarak ürettiğinde (en fazla 27 derece) mesela 5 kg zeytinden 1 litre yağ çıkacakken, 40-50 derece suyu basarsan 2-3  kg'dan 1 litre yağ çıkar. Zeytinyağı mı? Evet..Aynı zeytinden mi? Evet..Ama aynı içerik ve kalitede bir yağ mı? Kesinlikle hayır.
Bunların hiçbirisi olmasa, zeytin dün toplanmış, fabrikaya bugün getirilmiştir, çok değerli yağ asitleri ve polifenollerin önemli bölümünü kaybeder.
legendary
Activity: 2100
Merit: 1452
Riviera'nın ne olduğunu açıkçası çok geç öğrenen biriyim bize öyle aşılamışlarki Riviera iyi sanıyordum araştırma gereği duymamıştım ancak yaşım ilerledikçe yağa olan ilgim arttı ve Riviera'nın yenecek bir yağ olmadığını öğrenmiş oldum.

Zeytin yağının en büyük sorunu maddiyat her bireyin erişebileceği bir içecek değil ben içecek diyorum bu hakiki yağları bardağa koyup rahatlıkla içebilirsiniz. plastik ticari kaplara giren yağların tamamı bence yağ bile değil.

Ülkemizde yağ temini aslında çok zor değil biraz çevre ile rahatlıkla kaliteli yağlara ulaşabiliyorsunuz.
sr. member
Activity: 1050
Merit: 318
Bu konuda da ülke insanının cehaleti ve açgözlülüğü devreye giriyor, ne zeytin yetiştiriciliğini biliyoruz, ne de doğru yağ üretimini. Herifin zeytinliği var ama bakıyorsun verimlilik vasatın bile altında, mesela diyorsun ki sen bunlara ne sıklıkta su veriyorsun, diyor ki zeytin sulanmaz...Nah sulanmaz, zeytin sulanır ama senin zihniyetin cahil olduğu için koyun gibi bildiğinden devam ediyorsun.
Bir de ülkenin sorgulanmaz değerlerinden "üçkağıtçılık" var işin içinde, emin olun iyi diye aldığınız zeytinyağlarının bile çoğu maalesef pamuk yağı katkılı, hatta fiyatı da ucuzsa bilin ki pamuk yağı zeytinyağı katkılı.
Yabancı alır mı senden hileli yağı, İtalya'dan, İspanya'dan hatta Yunanistan'dan daha iyi ve hilesizini daha ucuza alıyor zaten.

Tarım konusundaki kıskaçtan zeytinci de nasibini alıyor. Hem destek yok hemde madenler için katledilen zeytinlikler vsr. Zeytin agaçlarını romalılar dikti biz kesiyoruz. Binlerce yıldır her türlü hava koşuluna karşı direnip bu günlere kadar gelmiş olan bu mucize ağaçları yok edip bunda da sahteciliği artırıyoruz. Dün bir markette baktığım saf zeytinyagı markaları artık 1500 civarında geziniyor. Almak isteyen buyursun alsın diyor. Koç gibi ithal olup burada paketlendiği gibi yerli olan ayçiçek yagının 200tl oldugu günlerden geçiyoruz. Yakında raflardaki saf zeytinyağı yavaş yavaş kaldırılır.

Hocam artık bırak yağını,zeytinin kendisine bile ulaşmakta zorlanan insanlar çoğunlukta. Hani almışken en güvenilir en sağlam markanın ürününü almak istesek rakamlar inanılmaz, bu rakamlar ile birkac sene önce bir evin bir aylık kuru gıda alışverişi rahatlıkla yapilabiliyordu.
Yüzlerce yıl her türlü zorluğa dayanabilmis ve hala inatla bu topraklara ürün veren ağaçların insanoğlu eliyle katledilmesi ise herhangi bir izahı olmayan durum, ne gerekçe yüzünden olursa olsun bu vatana ihanet gibi birşey bence.
Pages:
Jump to: